İstanbul’un stresinden kaçmak isteyenler için son yıllarda Kazdağları ve Küçükkuyu çevresi önemli bir kaçış noktası oluverdi. Özellikle de Yeşilyurt ve Adatepe gibi köyler bugün İstanbul ve Ankara’dan kaçan şehirlilerin restore ettikleri taş evleri ile sıradan bir köy olmaktan çıkmış durumda. Bu köylerde ev alabilecek ve temelli bir kaçışa hala zamanı olanlar için ise Kazdağları otelleri birebir. Bunlardan bir tanesi de geçtiğimiz günlerde konakladığım İda Taş Konak Otel.
Bölge
KazdağlarıStatü
Butik Otelİyi tamam da kardeşim bu Kazdağları nerede? Biz hiç gitmedik diyenler olabilir. Kazdağları ya da diğer bir adı ile Kaz Dağı Edremit Körfezi’nin kuzeyinde Balıkesir ile Çanakkale arasında uzanıyor. İstanbul Florya’dan otomobille Çanakkale tarafından giderseniz 378 km, Osman Gazi Köprüsü’nden geçerseniz 467 km sürüyor. Her iki halde de yaklaşık 5 buçuk saat sürüyor. Biz Anadolu yakasından arkadaşlarımızı da alacağımız için ikinci yolu tercih ettik.
Yeşilyurt Köyü’ne Çanakkale istikametinden gelenler:
Ayvacık ilçesini geçtikten sonra 30 km daha devam edip yolun solundaki Yeşilyurt tabelasından köye giriş yapabilirsiniz.
İzmir üzerinden gelenler:
Küçükkuyu’yu geçtikten sonra 3 km daha ilerlediğinizde sağ taraftaki Yeşilyurt tabelasından içeri girmeniz yeterli.
Sabah 7’de Kadıköy’deki arkadaşlarımızı da aldıktan sonra saat 12:30 gibi Yeşilyurt Köyü’ndeki İda Taş Konak’a giriş yaptık. Otel adını Kaz Dağları’nın eski adı olan İda Dağı’ndan alıyor.
Burasının Yunan mitolojisinde çok önemli bir yeri var.
Troya Savaşı sırasında Yunan tanrılarının konuşlanıp izlediği yer
Herkül’ün oturup su içmek istediğinde ortaya çıkan Skamender (Küçük Menderes), düğün arefesinde olan kızların bu suda yıkanması ile altın sarısı saçlara kavuşmasını sağlıyor
Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldıkları ilk güzellik yarışması İda Dağı’nda gerçekleşiyor
Aşk Tanrıçası Afrodit ilk defa burada aşık olmuş
Tesis Yeşilyurt Köyü’nün dokusu ile uyan taş evlerden oluşan bir butik otel kompleksi. İçinde 18 standart oda ve 8 suit oda bulunuyor. Odalar oldukça büyük. Hatta standart odalar birçok oteldeki suit odalardan bile büyük olabilir. Otelde ayrıca bir spa güzellik merkezi ile 75 kişilik bir de toplantı salonu bulunuyor.
Otelde akşam yemeğinde mezeler oldukça iyi idi. Ben özellikle balığın sunumunu çok ilginç buldum. Ama en çok keyif aldığım ise sabah otelin bahçesinde eşsiz manzarada gerçekleştirdiğimiz kahvaltı oldu. Kahvaltıda bir kuş sütümüz eksikti desek yanlış olmaz.
İda Taş Konak Otel’in fiyatı ise özellikle şu dönemde oldukça uygun. Hafta sonunda iki kişi gecelik 270 TL’ye oda kahvaltı kalabiliyorsunuz. Yarım pansiyon için ise gecelik oda fiyatı 360 TL. Fiyatları güncel olarak takip etmek için Jollytur‘un sayfasına bakabilirsiniz.
Tabi hafta sonunda Kazdağları’na sadece otelde kalmaya gelmiyorsunuz. Biz de otele yerleştikten sonra öncelikle Yeşilyurt Köyü Han Cafe’de birşeyler atıştırdık. Sonrasında ise başladık gezinmeye.
Öncelikle Yeşilyurt Köyü’nün sokaklarında elimizde fotoğraf makinelerimizle keyifle gezdik. Burası fotoğraf çekmek isteyenlerin çok keyif alacağı bir köy.
Anadolu’ya yerleşen Çepni Boyu’nun kardeş olan iki beyi karşılıklı yamaçlara 2 köy kurarlar: Büyük Çepni ve Küçük Çepni. Bu köyde yıllar içerisinde Rumlar ve Türkler huzurlu bir şekilde yaşarlar. Mübadele döneminde Rumlar köyü terk etmek zorunda kalır. Onların yerine Midilli ve Girit’ten gelen Türkler yerleştirilir. Eski adı zamanla Büyük Çetni olan köyün adı Cumhuriyet döneminde Yeşilyurt Köyü olarak değiştirilir.
Burası özellikle Show TV’de yayınlanan Karabağlar dizisi ile iyice popülerleşmiş. Bugün şehrin stresinden kaçmak isteyen İstanbul’luların yaşadığı bir kaçış köyüne dönüşmüş. Bu da doğal olarak evlere bile yansımış. Buradaki taş evler bir köy evi fiyatının çok üstünde fiyatlara satılıyor.
Öncelikle burada önünüze gelen birçok şey organik yani doğal. Peynirler domatesler, zeytinler hep yörenin. Köyde pek çok ot çeşidi de bulunuyor. Burada özellikle kabak çiçeği dolması, gözleme, avcı böreği, sarmaşık, börülce, acı filiz kavurması, ahtapot salatası gibi lezzetleri deneyebilirsiniz.
Ben özellikle Yeşilyurt Köyü Han Cafe’de tadına baktığım manlamayı da çok beğendim. Kıymalı gözleme kare parçalara bölünüp üstüne yoğurt dökülerek bir nevi kıymalı gözlemeden mantı yapılmış. Tadı oldukça güzeldi muhakkak tadına bakın derim.
Köyde yöresel otlar, zeytin ve türevleri satılıyor. Hatta köyün en meşhur esnaflarından Ali Serpen Tad Bakkal isteyenlere zeytin, zeytinyağı ve birçok diğer doğal ürünü de kargo ile gönderiyor.
Öte yandan burada Yeşilyurt dışında da görülmesi gereken yerler var. Bunlar şöyle:
“Geceleri Gökyüzü müstesna ve ihtişamlı bir görüntüyle; laciverdi bir bahçe aydınlığı ile beliriyor. Çocukluğumdan bu yana ilk defa Samanyolu’nu Adatepe gecelerinde gördüm yeniden. Samanyolu’nu, Çolpan ve öteki yıldızları”
Daha önce bloğumda Eren Güler’in de yazarak sizlerle paylaştığı Adatepe Köyü fotoğraf severlerin es geçmek istemeyecekleri bir köy.
Köyün tarihinin antik dönemlere kadar uzandığı tahmin ediliyor. Burası da mübadeleye kadar Rumlar ile Türklerin beraber yaşadığı bir köymüş. 1989 yılında sit alanı ilan edilen köy bölgede koruma alınan tek köy statüsünde. Köydeki evler de aslına uygun olarak restore ediliyor. Adatepe Köyü’ndeki en eski yapı 250 yıllık bir geçmişe sahip.
Adatepe Köyü’nün hemen yanında ise meşhur Zeus Altarı’ yer alıyor. Buraya araba ile giremiyorsunuz. Aracınızı park ettikten sonra 790 metrelik bir yaya yolu sizi bekliyor. Burasının Yunan mitolojisinin en büyük tanrısı olan Zeus’a Yunanlıların kurban adadıkları yer olduğuna inanılıyor. Özellikle manzarasının müthiş olduğunu belirtmemde fayda var. Tüm körfeze hakim olduğunu bir yer burası.
Burası oldukça ilginç bir köy. Anadolu’da şamanların yaşadığı nadir köylerden bir tanesi. Ayrıca bir etnografya müzesine sahip olan da Türkiye’deki tek köy. Ayrıca burası Tuncel Kurtiz’in vasiyetinde gömülmek istediğini belirttiği ancak vasiyetinin yerine getirilemediği köy olarak da biliniyor.
Köyün mimari olarak bir Adatepe ya da Yeşilyurt olmadığını söyleyeyim. Burada bence bizim yaptığımız gibi köyün tepesindeki İkizler Çay Bahçesi’ne çıkıp o eşsiz manzarada bir gözleme gömün derim. Gözleme fiyatları 7 TL. Bir demlik çay da 20 TL. Yokuşu çıkarken bizim gibi bir de traktör yakalayıp onunla çıkarsanız tadından yenmez.
Burada muhakkak Alibey Kudar Etnografya Müzesi’ni de ziyaret edin.
Başdeğirmen – Mıhlı Çayı
Gezimizin son durağı olan Başdeğirmen ve Roma’dan kalma köprüsü belki de ulaşmanın da en zor olduğu yer idi. Buraya baya zorlu yollardan sonra bir şekilde ulaşmayı başardık. Ulaştığımıza da değdi çünkü sizi gerçekten de enfes bir manzara karşılıyor. Bu arada Mıhlı Çayı Balıkesir ile Çanakkale arasında doğal sınır. Çayın bir ucundan diğer ucuna geçerek şehir değiştirmiş oluyorsunuz.
Burada eşsiz manzaranın tadını çıkartıp sayısız fotoğraflar çektikten sonra artık evimize dönüş yolculuğuna çıkabiliriz. Dönüş yolunda karnı acıkanlar için önerim ise Bursa yolu üzerindeki Köfteci Yusuf. Hem fiyatları çok uygun, hem hızlı hem de çok lezzetli. 1 buçuk porsiyon köfte, 1 yarım porsiyon (İstanbul’daki bir porsiyon büyüklüğünde) kaymaklı ekmek kadayıfı, 1 su 21 TL. Çay da ikram :)
Not: Yazı alıntıdır. Balıkesir Haber sitesinin görüşlerini yansıtmamaktadır.
İda Taş Konak Otel, Kazdağları Otelleri arasında yer alıyor.
Bu sayfada yer alan bilgiler İda Taş Konak Otel hakkında bilgilendirme maksadıyla paylaşılmıştır. Bilgiler değişmiş ya da eksik kalmış olabilir. Balıkesir10.com bilgilerin kesinliğini garanti etmemektedir.