25 Kasım 2024, 13:15Namaz VakitleriFirma RehberiReklamİletişim
  • Dolar: 30,6745 TL
  • Euro: 33,1130 TL
  • Altın: 1.996,86 TL
  • Borsa: 9.045,97
  • Beyaz Ekmek ve Pirinç Sigara Kadar Riskli!
  • Android Kullanıcıları Bu Virüse Dikkat
  • Bilardoda Dünya İkincisi Olduk
  • Putin`in Sözcüsünden Türk-Rus Savaşı Yorumu
  • Balıkesir`de Bir Hastaya Domuz Gribi Teşhisi Kondu
16 Kasım 2016 Çarşamba, 11:53

Kesal: Acıyı ve sevinci paylaşmak için yazıyorum

Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen Edebi Kazılar etkinliğine konuk olan yazar ve oyuncu Ercan Kesal, “Kendimde var olan ve başkalarında fark ettiğim acıyı, sevinci, coşkuyu paylaşmak için yazıyorum” dedi.

Paylaşmak İster Misiniz?
Kesal: Acıyı ve sevinci paylaşmak için yazıyorum

Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün düzenlediği Edebi Kazılar etkinlikleri geniş katılımla devam ediyor. Sanat ve edebiyatın önemli isimlerini Nilüferlilerle buluşturan Edebi Kazılar’ın bu ayki konuğu yazar ve sinema oyuncusu Ercan Kesal oldu. Akkılıç Kütüphanesi’nde gerçekleşen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkan Vekili Ferhat Yıldırım ile çok sayıda sanatsever katıldı. Etkinlik öncesi Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü tarafından katılımcılara Ercan Kesal’ın kitapları armağan edildi.

Moderatörlüğünü Mehmet Said Aydın’ın yaptığı etkinlikte Kesal, son kitabı olan Cin Aynası ve sinema hayatı üzerine söyleşti. Kesal, katılımcıların merak ettiği soruları da yanıtladı.

Yayıncılık ve yazın hayatı üzerine konuşan Ercan Kesal, “Sevdiğiniz kitapların başkaları tarafından da okunmasını istiyorsunuz. Benim yayıncılıktaki derdim buydu. Bu, 'Neden yazıyorsunuz?’ cevabının başka versiyonu aslında. Kendimde var olan ve başkalarında fark ettiğim acıyı, sevinci, coşkuyu paylaşmak için yazıyorum. Bu dünyadaki hal ve vaziyetten kurtulmak istiyor, sizin de aynı sıkıntıları taşıdığınızı görüyor, duyuyor ve hissediyorum. Birlikte bunlardan kurtulmayı ümit ettiğim için yazıyorum. İnsan şan, şöhret, para için yazar mı? Bütün bunların hiçbir anlam ifade etmediğini, hepsinin uydurulmuş kavram olduğunu erken öğrendim. Suçluluk duyguları, paylaşmak, sizden gelecek cevabı merak etme meseleleri böyle işlere yol açıyor. Yayıncılık da böyle bir şey” dedi.

“Gazete yazıları beni terbiye etti”

Gazete yazılarının kendisini yazı anlamında terbiye ettiğini belirten Kesal, “Gazetede editör 6 bin 500 vuruşluk yazı ister. Bu yüzden bir yandan yazar bir yandan da vuruş sayısını takip etmeye çalışırsınız. Ben yazmaya ilk başladığımda 12 bin 13 bin vuruş oluyordu. Sonra onları azaltmaya çalışıyordum. Yazı işi ekonomi işiymiş meğer, aslında basit yazmanın, daha az kelimeyle derdini daha iyi anlatabilmenin yolunu aramakmış. Ben vuruşun peşine düşerken, kendimi de yazı anlamında terbiye ettim. Metninizin, kurgu masasına yığılmış 160 saatlik bir film malzemesi olduğunu düşünün. Biz, 160 saatlik film malzemesinden 90 dakikalık film çıkartırız, gerisini çöpe atarız. Bu, filmin kurgu masası üzerinde oluştuğunu da gösteren bir şey. Bence yazı da bir çeşit kurgu masasında halledilen bir şey. Bu yüzden ilhama iman edeceksiniz. İçinizden gelen şeylerin önünü sonsuz bir zenginlikle açacaksınız. Ama daha sonra sanki onunla olan meseleniz bir zanaatçı meselesi gibi çok teknik bir iş. Ona acımayacaksınız, canına okuyacaksınız. Bir şair dikkati, hassasiyeti ve acımasızlığıyla yazıya bakmak gerekir” şeklinde konuştu.

Sanatın ve edebiyatın insana yer yüzünü sahiplenme cesareti verdiğini kaydeden Kesal, “Dinlediğimiz bir müzik, okuduğumuz kitap, seyrettiğimiz film bu dünyayı sahiplenme, onun bir parçası olma duygumuzu güçlendiriyor. Ben de onun bir parçasıyım. Ben de sizler gibi Sait Faik, Kemal Tahir okuyor, Neşet Ertaş dinleyince ve Che Guevara’nın fotoğrafına bakınca 'Bu dünya yaşanmaya değer, hala yapacağımız bir şeyler var, o kadar umutsuz olma’ diyorum” diye konuştu.

“Kitaplarımı aileme ithaf ettim”

Kitaplarına ailesine ithaf ettiğini söyleyen Kesal, “Peri Gazozu adını eşim koydu. Babamı o dönemlerde kaybettiğim için Peri Gazozu’ndaki hikayelere tekrar dönüp baktığımda biraz babanın kaybından dolayı yas, ağıt ve dertlenme olduğunu gördüm. Baba oğul meselesi tarihsel bir mesele. Fakat anne de farklı bir şey. Anneyi kaybedince yer yüzünü kaybettim sanıyorsunuz. Ayağınızın altından toprak çekip gidiyor, kocaman bir boşluğa düşüyorsunuz. Ben hekimim ve psikologum. Bu durumu tarif et deseler edemem. Peri Gazozu ve Cin Aynası kitapları, anne ve babamı kaybettiğim dönemlere geldi. Bu yüzden Peri Gazozu babama, Cin Aynası da anneme ithaf edildi. Evvel Zaman da bir sinema güncesi. Bir Zamanlar Anadolu’da filminin çekimleri sırasında oğlum Poyraz’ı çok yalnız bıraktım. O süreçte eşim çok gayret etti. Bu yüzden Evvel Zaman kitabımı da onlara ithaf etmesem olmazdı” dedi.

Filmin, edebiyatın ve kitabın güçlü olabilmesi için karşıdaki insanın duygularını harekete geçirebilecek güce sahip olması gerektiğini vurgulayan Kesal, “Bu yüzden iyi ya da kötü kitap, film, şiir diye bir şey yok. Güçlü film, kitap, şiir var gibi geliyor bana” ifadelerini kullandı. Söyleşinin sonunda Nilüfer Belediye Başkan Vekili Ferhat Yıldırım, Ercan Kesal’a teşekkür ederek özel tasarım portresini armağan etti. Kesal daha sonra kitaplarını okurları için imzaladı.

Paylaşmak İster Misiniz?
Fikirlerinizi Diğer Okuyucularla Paylaşabilirsiniz