Son Güncelleme: 28 Mart 2016, 01:39
Muhalefetin yaptığı hataları bir yazı dizisinde toplamaya karar verdik ve ilk yazımızı da muhalefetin kanun önerilerindeki zaafları konusuna ayırdık. Bu yazımızda mecliste yer alan özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) neden yeterince çalışmıyor ve neden kanun önerileriyle Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) sıkıştırmıyorlar başlığına değineceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) meclisteki fezlekelerin derhal işleme alınmasını ve dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) de aynı görüşte olduğunu ifade ediyor. Ancak, -buradaki ancak çok önemli- kendi istekleri doğrultusunda bunun yapılmasını istiyorlar. Geçtiğimiz hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu konuyla ilgili olarak bir açıklama yaptı ve muhalefet partilerine akşama kadar süre tanıdı. Yaptığı açıklamada şunlara değinmişti:
"Arkadaşlarıma bu konuda gerekli adımların atılmasını istedim. Buradaki tek sorun 506 dokunulmazlık fezlekesini tek tek ele almamız halinde bu durum Meclis’i 4-5 ay kilitleyebilir. Anayasa’ya geçici bir madde ekleyerek şu an Meclis’e şu anda intikal eden bütün fezlekeleri bir madde ile kaldıralım. Biz hesap vermeye hazırız, hodri meydan, herkes hesabını versin."
"1 Mayıs’a kadar bizim vize muafiyetini hayata geçirmemiz lazım. O nedenle Meclis’i bu fezlekeler ile uğraştıramayız. Anayasa’ya geçici bir madde ekleyelim ve 506 dokunulmazlığı bir hamlede kaldıralım. Bu teklifimiz kabul görürse gelecek hafta 1-2 oturumda anayasaya geçici bir madde koyarız. Bu teklifime bütün partilerden yanıt bekliyorum. Kaçamazlar çünkü kendi teklifleriydi. Siyasi partilerin cevaplarını akşama kadar bekliyorum."
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun söylediği şekilde bu teklifi kabul edebilirler ya da karşı bir aksiyon alarak farklı bir teklifi hemen meclisin gündemine getirebilirler. Bu teklifte tüm fezlekelerin işleme alınması ve önceliğin gündemdeki terör olayları olması gerektiğini söyleyebilirler. Bu kanun önerisini AK Parti kabul etmezse, fezlekelerden korkan taraf AK Parti olmuş olur. Ayrıca, daha önceden de ortaya atılan yolsuzluk dosyalarını da gündeme getirebilirler. Yani, her şey yargı önüne taşınsın ve iddialara mahkemeler yanıt versin. Eğer, böyle olursa da fezlekelerin gündeme gelmesinden korkan taraf AK Parti diyebiliriz. Tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de -varsa- kendileriyle ilgili olan fezlekelerden korkmuyorsa...
Bu gibi durumlarda 3 partinin ortak bir akıl yürüterek aksiyon alabileceği aşikardır. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise durumdan memnun olmayacağı için bu 3 partinin ortaklaşa hazırlayacağı bir öneriye destek vermeyecektir. Vermeleri de gerekmiyor. Öyle ki HDP'nin 59 vekili olduğunu göz önüne aldığımızda 3 partinin toplam milletvekili sayısı meclis aritmetiğinin neredeyse %90'ına tekabül ediyor. Yani 480 küsur milletvekili bir tarafta, geri kalan 59 milletvekili de diğer tarafta kalabilir.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kimi çevrelerce Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) koltuk değneği olarak görüldü ve görülmeye de devam ediyor. Bunun en büyük nedeni ise, MHP'nin kabul edeceği kanun tekliflerini AK Parti meclise getiriyor, MHP'li vekiller de bu önerilerin yasalaşması için lehte oy kullanıyor. Buraya kadar da zaten her şey normal, her şey olması gibi. Çünkü bir milletvekili ülkenin hayrına gördüğü bir şeyi sadece farklı parti söylüyor diye reddetmemeli. Genel olarak AK Parti'nin muhafazakar özelliklerinin olması ve son zamanlarda da milliyetçi damarı kullanması MHP'nin kabul edebileceği önerilerin sayısını da artırıyor.
Çok nadir olarak kanun teklifi veren MHP'li milletvekilleri kendilerini tam olarak ifade edemiyorlar. Ya da gündemde yeterince kendilerine yer bulamıyorlar. Bunun sonucunda da sadece evet ya da hayır diyen bir parti olarak görülüyorlar. ANCAK, kendileri de kanun tekliflerini gündeme getirebilirler. Örneğin, AK Parti tarafından gündeme getirilen önerileri MHP'li vekiller meclise getirse ne olur? Muhtemelen sadece farklı bir partinin önerisi olduğu için birçoğu AK Partili milletvekilleri tarafından reddedilecektir.
Az önce bahsettiğimiz hadise daha çok yakın bir süre önce yaşandı. Yer yüzündeki neredeyse tüm insanların kabul edebileceği bir öneri muhtemelen sadece MHP tarafından geldi diye AK Partili milletvekilleri tarafından reddedil. Ancak, sonrasında AK Partili vekillerin de onayıyla bu öneri kabul edildi. Bundan önce de benzeri bir olay birkaç sene öncesinde gerçekleşmişti.
Çok değil sadece 4 sene öncesinde halk arasında 4+4+4 olarak bilinen eğitim ile alakalı yasa görüşmelerinde MHP baş örtüsünün kaldırılmasını önerdi. Ancak, AK Partili vekiller bu öneriyi reddetmişlerdi. Hem de reddedenler sadece AK Partililer değildi. CHP'liler de bu öneriyi reddetmişlerdi. Burada olayı detaylarıyla incelemeye bile gerek duymadan AK Partililerin böyle bir durumda CHP'liler ile aynı safta yer almasının garip olduğunu anlayabiliriz. AK Parti baş örtüsü yasaklarının kaldırılmasını istiyordu, değil mi? Evet. Peki neden bu öneri reddedildi? Muhtemelen başka bir partinin önerisi olması nedeniyle AK Partili vekiller içeriğine bile bakmadan bu öneriyi reddettiler. Öneri neydi?
Evet, sizce de garip bir durum değil mi? MHP "Hiç kimse başının örtülü olması sebebiyle yüksek öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" diyor, ancak AK Parti çoğunluğunu da kullanarak bu öneriyi reddediyor.
AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli konuyla ilgili olarak "Şu anda temel yasa olarak görüştüğümüz bir yasa var. Burada verilecek önerge sayısı bellidir, her grup her madde için en fazla bir önerge verebilir, buna ek madde ihdası da dahildir" şeklinde bir yorum yapmıştı.
Karşılık olarak da MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural "Aykırı değildir, ek madde verme hakkımız vardır" sözleriyle duruma itiraz etmişti.
Tekrardan MHP'nin kanun teklifi ya da öneri tekliflerine geri dönelim. Eğer ilk bahsettiğimiz şekilde, MHP'nin önerisi kabul edilirse ne ala. Milliyetçi Hareket Partisi faal olarak mecliste yer almış olur ve kendisine yakıştırılmak istenen birçok sıfattan da kurtulmuş olur. Ayrıca, milyonlarca kişinin oyları da mecliste gerçek manada temsil edilir. Örneğin, duruşu nedeniyle HDP'ye en uzak parti olan MHP, fezlekeler konusunda daha aktif bir şekilde görev alarak derhal meclise kanun önerileri sunabilir. Kabul edilirse de hem seçmenine hem de kendisine oy verme potansiyeli olan kişilere bunu gönül rahatlığıyla duyurabilir. AK Parti'den gelecek bir adımı beklemek, MHP'nin savunabileceği savların sayısını da azaltmaya devam edecektir. Bunu kendi lehine çevirebilmek ise MHP'nin elindedir.
Bu ihtimal MHP'nin elini güçlendirir çünkü AK Partili milletvekillerinin fezlekelerden çekindikleri düşüncesi ortaya atılacaktır. Bunun sebebi kendilerini aklayamama kaygıları da olabilir, HDP'li vekillerin yargılanmalarını istememeleri de olabilir. Ya da sadece başka bir partiden geldiği için kanun teklifini reddeden AK Partili vekillerle karşılaşmış oluruz. Bunun takdiri ise Türk Milleti'ne ait olacaktır.
CHP'nin uzun yıllardır muhafazakar kesim tarafından görünen imajı bu şekildeydi. Ancak, son zamanlarda özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu'nun partiye kazandırmaya çalıştığı düşünce yapısıyla bu imajın da yıkılmaya başladığı aşikardır. Bu nedenle de CHP daha fazla gayret göstererek, meclisteki faaliyetlerini artırmalı; sadece HAYIR diyen bir parti kimliğini ortadan kaldırmalıdır. AK Parti'nin söylediklerini direkt olarak reddeden değil de "şunlar şunlar ülkenin menfaatinedir, ancak bunlar ise ülkenin zararına olacaktır" düşünce yapısı CHP'ye çok şey kazandırabilir. Bu sayede ülkenin gündemini izleyen yapısından ziyade, gündemi belirleyebilen bir parti olmaz mı dersiniz? Bu aynı şekilde MHP için de geçerli olacaktır.
AK Parti çalışıyor, daha da fazla çalışması gerekir elbette. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gibi kutsal bir çatı altında yer alan milletvekillerinin her zaman daha fazla çalışması gerekir. Meclise gelen kanun tekliflerine dair bir istatistiğe sahip olmasak da, en fazla teklifin AK Parti'den geldiğini düşünmek hayal olmayacaktır. Tek başına hükumette yer alan parti olmalarının da etkisiyle bu normal bir durumdur ancak muhalefet partilerinin yeterli olmadığı fikri kamuoyunda oluşmuştur, oluşmaya da devam etmektedir.
AK Parti genellikle diğer partilerin de kabul edebileceği kanunları kendi menfaatlerini de göz ederek farklılaştırmasıyla öne çıkıyor. Bu da ekiplerinin içerisinde planlama ve strateji konusunda üstün kişilerin olduğunun kanıtı olarak görülebilir. Tam tersi olarak muhalefet partilerinin ise en zayıf kaldığı konuların başında bu geliyor olabilir.
Elimizden geldiğince konuya objektif olarak yaklaşma gayreti gösterdik. Eğer, yanlışlarımız olduysa da affola. Benzer konularla yazı dizimize devam etmeyi planlıyoruz.
Çalışan çalışıyor mu emin olunamaz ancak, birilerinin yeterince çalışmadığı da gün gibi gerçek.