ret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı, çok sayıda davetli, işadamı, turizmci, esnaf, genç girişimci, öğrenci ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşti." />
Bu sene Ayvalık’ta ‘’Her Kapının bir Hikayesi vardır’’ sloganıyla başlayan kutlama etkinliğine Ayvalık Kaymakamı Namık Kemal Nazlı, Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, Ayvalık İlçe Emniyet Müdürü Tolga Alpay, Ayvalık Turizm Danışma Şube Müdürü Yasemin Gençer, Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çaktı, Ayvalık Turizmi Tanıtma Derneği Başkanı Ümit Özgültekin, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı, çok sayıda davetli, işadamı, turizmci, esnaf, genç girişimci, öğrenci ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşti.
52. yılını kutladığımız Turizm Haftası’nda; Toplumda turizm bilincini canlandırmak ve halkın turizm hareketlerine katılımını sağlamak, aynı zamanda Ayvalık’ın turizmde nasıl bir yol izlemesi gerektiği, gerçekleştirilmesi gereken projeler ve fikir alışverişleri yapmak amacıyla bir dizi konuşmalar yapıldı.
Bacacan Otel’in toplantı salonunda gerçekleşen konuşmalarda söz alan Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer; ‘’ Sayın Kaymakamım, Sayın Emniyet Müdürüm, Ticaret Odası Başkanım, İl Kültür Turizm Müdürüm, Değerli basın mensupları, Sivil toplum örgütleri yöneticileri, turizmciler, öğrencilerimiz, hepiniz Turizm Haftası açılışına hoş geldiniz.
Ayvalık için herkesin içi titriyor. Sadece bizim titremiyor. Ayvalık’a misafir olarak gelen Ayvalık’la bir anısı olup giden insanların çoğu Ayvalık’la ilgili içi titriyor ve bu konuda haklıyız, haklılar. Çünkü Ayvalık öyle bir yer. Bugün ülkemizde bu kadar doğasıyla, ilkleriyle, mimarisiyle bir bütünlüğe sahip maalesef yer kalmadı. İşte onun için Ayvalık’ı korumak istiyoruz. Tabiat parklarını, sit alanlarını, mimarisini, hepsini korumak istiyoruz. Ayvalık bu konuda çok kararlı. Ayvalık’ta birinci vazifemiz bu. Çünkü bu mirası bize bırakanlara ben birkaç toplantıda da söyledim, hakikaten bu mirası bırakan bu doğayı bu mimariyi bize bırakan 1800 adet binayı bize bırakan, 1107 tanesi Ayvalık merkezde, Cunda’da, bir miktar Küçükköy’de ve bir miktar Altınova’da olmak üzere 1800’ün üzerinde tespitli bina. Burada insanlar yaşadı. Bir kısmımızın anneleri, dedeleri, büyükleri yaşadı. Zor şartlarda yaşadılar. Bazı binalar da, evlerin çoğunda tuvalet yoktu. O şartlarda bu evleri terk etmediler ve bugünümüze getirdiler. Tabi Ayvalık 1970’li yıllardan itibaren de koruma altına alındı. Bu koruma altına alınmasını da önemsiyorum. Çünkü Teoman Madra’nın çok büyük etkisi var. Çektiği fotoğrafları Ankara’ya götürmüş, sergilemiş ve bunun sonucunda farkındalık yaratarak böyle bir yer var koruyalım demişler. Hakikaten de korunmuş. Ama burada halkı korumuş bu yapıları. Şimdi onun için bu halk buralara sahip çıkıyor. Bunun altını önemle çizelim. O yüzden ben bütün bu yapıları koruyan büyüklerimize huzurunuzda teşekkür ediyorum. Şimdi sivil toplum örgütlerimiz var. Onlar kararlı. Belediyemiz kararlı. Benden önceki bütün başkanlarda kararlıydı. Ayvalık’taki bu tabiat parklarını korumakta kararlıyız. Bundan hiçbirimizin şüphesi yok, hepimiz el birliğiyle, sevgiyle bu doğayı Ayvalığımızı ileriye taşıyacağız.
Şimdi buradan turizme geçeceğim. Ayvalığımızın analizini yapalım, hepimizin bildiği şeyler fakat hatırlamamızda fayda var. Şimdi şurada ekranda fotoğraflar sergileniyor görüyorsunuz, 10 – 15 adet fotoğraf var sanırım, bu turizm için çok güzel bir reklam. Ayvalık kapılarını insanlara açtı, misafirlerine açtı, hoş geldiniz dedi. Bizde kapı insanları karşıladığımız, misafirlerimiz karşıladığımız yerdir. Bu yüzden bakın bu fotoğrafın altında ne yazıyor ? ne diyor fotoğrafın altında ? Her kapının bir hikayesi vardır.. İşte Ayvalık’taki evlerin hepsinin bir hikayesi vardır. Bizde Ayvalık’ımızı, gelecek olan misafirlere kapımızı en iyi şekilde açmış olmalıyız. Önce turizmi kendi içimizde sindirmemiz lazım ve bununla ilgili çok ciddi yol aldık. İşte bugün burada ödülleri alacak olan büyüklerimiz var, maalesef aramızda olmayan büyülerimizde var. Kaybettiğimiz büyüklerimiz var. Onlar zamanında 50 ve 60’lı yıllarda turizme başlarken bu iyi niyetle başlamışlar ve dermek kurmuşlar. Şimdi görüyoruz ki Ayvalık halkı turizme ısındı. Diğer yerlere göre geç ısındı ama ısındı. Geç ısınması da iyi oldu. Çünkü erken ısınan şehirleri de bir şekilde perişan ettiler. O yüzden biz geç ısındık ancak inşallah bundan sonra doğru hamlelerle, doğru turizmi çağırarak yapacağız. Şimdi ben bir Belediye Başkanı olarak, bir kardeşiniz, bir ağabeyiniz, yakınınız olarak şunu söylemek istiyorum; Ayvalık’ın turizmi öyle beş yıldızlı ve çok büyük oteller standardında değildir. Ayvalık’ta bunun imkanı yok. Ayvalık, Naif oteller, orta ölçekli ve küçük otellerle piyasaya çıkıyor ve hedefi de bu olmalı. İşte bu az önce bahsettiğimiz hikayeler ile yapabileceğimiz ancak kültür turizmiyle ve alternatif bazı ilave faaliyetlerle birleştirilirse turizmi arttırabiliriz. Ayvalık hedefini çizmek zorunda. Zaten bu hedef belli.
Şimdi aramızda bu konularda uzman biri var. Sağolsun Ayvalık’ımıza zaman zaman gelir Sayın Hüseyin Baraner. Almanya’dan Türkiye’ye ilk turisti getiren, Ülkemize her yere çok büyük bir emeği olan bir turizmci. Kendisi aramızda. Kendisine hoş geldiniz demek istiyorum. Sayın Baraner’de bizimle fikirlerini paylaşacaktır diye düşünüyorum. O yüzden şunları söylemek istiyorum. Ayvalık’ın ederi belli. Bu orta ölçekli otellerle nasıl dış turizme açılabilir? Yerli turist Ayvalık’ın bir numarası, ondan vazgeçilmez. Ancak sadece 2 ay sürüyor. Bize bu yetmez. Biz bunu kültürüyle bu imkanlarıyla 12 ay’a nasıl çıkarabiliriz. Bunu düşünmeliyiz. Tabi yaz sezonu kadar dolu olmasını bekleyemeyiz ama bunun talebi alındı. Burada işletmecilerin özel gayretleriyle, derneklerin gayretleriyle, ticaret odasının, sivil toplum örgütlerinin yaptığı faaliyetlerle, belediyemizin yaptığı organizasyonlarla hakikaten bahar aylarına da yayılan bir turizm başladı. Yani bu hafta sonu havanın güzel olması da etkiledi ama bu her geçen gün devam ediyor. Biz bunları kaçırmadan, Ayvalık’ın özelliğini bozmadan, sıcaklığını bozmadan nasıl devam ettirip daha fazla buraya ziyaretini sağlarız buna bakmalıyız. İmkanlarımız arttı. Yollarımız eski haline göre çok güzelleşti. Şimdi havaalanımız da her gün artarak seferler devam ediyor. Biliyorsunuz İstanbul’dan İzmir’e yeni bir otoban yapılıyor. Bu otoyolla da İstanbul ile bağlantımız 3 – 3 buçuk saate inecek. Ayvalık’ın imkanları genişliyor. Şimdi en tehlikeli noktaya geldik. Çok akıllı davranmamız lazım. Ulaşım imkanları bu kadar gelişince tabi insanların gözü döndü. Döndüğü noktalarda hep boş alanlarımız var. Bunlar tabiat parkları ve sit alanları. Şimdi bunlar a herkesin gözü var. Burada çok dikkatli olmamız lazım. Biz bunu güzel korursak, bu alanları insanlara imkan verip güzel anlatabilirsek, bundan daha büyük zenginlik yok. Herkes zengin olacak bu şehirde. Ortak olarak zengin olacak. Yani herkes kazanacak.
Şimdi burada ne yapabiliriz? Biz göreve geldiğimizden beri bir projede çalışıyoruz. Bu proje Ayvalık’ın kültür mirası olma yolunda UNESCO ile yürüttüğü bir proje. Bunu çok kısaca anlatayım. Bu UNESCO konusu şöyle. Şimdi diyeceksiniz ki Ayvalık gibi şehirler dünyanın her yerinde var. Yunan adalarında böyle korunmuş şehirler var, İtalya’da var. Çok yerde var. Çokta iyi korunmuşlar. Bu bir gerçek. Ama burada başka bir hikaye var. UNESCO’nun aradığı başka bir hikaye var. Bunu sunabilmeliyiz. Dünyada yaşanmamış bir olay gerçekleşmiş Ayvalık’ta. 1922’de Ayvalık nüfusunun yüzde 98’i Rum Ortodoksmuş. Mübadele olmuş ve buraya Müslüman Türkler Girit’ten, Midilliden, Selanik’ten gelmişler, yerleşmişler ve endüstri, sanayi mirası olan zeytin, zeytinyağı ve sabun işini bundan 300 yıl önce başlayan bu geleneği devam ettirmişler. Bu dünyada pek görülen bir durum değildir. Mübadele ülkemizin çeşitli şehirlerinde yaşanmıştır. Yüzde otuz gitmiştir, yüzde otuz gelmiştir. Ama burada tüm şehir gitmiştir. Bir savaş sonunda, 1. dünya savaşı ve istiklal savaşımız sonrasında tamamen halk değişmiştir. Tamamen nüfus kalkıp gitmiş yerine başka nüfus ve başka dinden insanlar gelmiştir. Ama iş kollarını değiştirmemişlerdir. Yine zeytin ağacına bakmışlardır. Yine zeytin işlemeye devam etmişlerdir. Bu dünyada çok az görülen bir şey. Biz bunu doğru anlatırsak UNESCO kültür mirası yolunda ilerleyebiliriz. Eğer biz UNESCO kültür mirası yolunda aday bir şehir olabilirsek kendimize daha bir çeki düzen vereceğiz. Yani geçmişteki bu kültürümüze yapacağımız eğitimlerle tüm şehir olarak, öğrencilerimiz, vatandaşlarımız hepimiz daha iyi sahip çıkacağız. Bu yolda başladık. Bu sene olmazsa seneye, seneye olmazsa öbür sene devam edeceğiz. UNESCO’nun peşini bırakmayacağız. Bu şehirde yaşanan hikaye dünyada hiçbir şehirde yaşanmamıştır. Örnek bir tane daha yoktur. O yüzden bunun üzerine gider ve bunları yaparsak şehrimize birşeyler kazandırabiliriz.
Ayrıca Turizm Bakanlığımızın çeşitli projeleri var. Projesi bizden. 2- 3 farklı üniversiteyle beraber, bunlardan biri ODTÜ, ben bu hafta bir çalıştaya katıldım. Konu Ayvalık’tı. Sokak iyileştirmesiyle ilgili özellikle bu bizim At Arabacılar meydanı ve çevresi ile alakalı sunum yaptık. Anı zamanda Mimar Sinan Üniversitesi’da çalışmalar yapıyor. Aynı zamanda Ankara’da Kültür Bakanlığı Genel Müdür yardımcılığı ve Müzecilik Müdürlüğüyle de görüşmeler yaptım. Projelerimizi hazırlıyoruz. Sokak sağlıklaştırması projeleri. Bunun için bize Devletin desteği gerekliydi ve bugün Devlet çok çeşitli yerlerde bunun örneklerini sunuyor. Projeleri inceliyorlar. Projenin takibi de bizim. Hep birlikte en kısa zamanda inşallah sokak sağlıklaştırması projesini gerçekleştirelim. Turizm bunları yaptığımız zaman değerlenecek ve daha önemli olacak. Bizim hatalarımız var. Eksikliklerimiz var ve bunları çözmek için gayret gösteriyoruz.
Eksik olan yol su kanalizasyon ve buna benzer konuları büyükşehir belediyesi ile birlikte koordineli bir şekilde yapmak zorundayız ve yapacağız. Hepimiz birlikte daha çok çalışacağız. Turizmcilerimizi de ayrıca kutlamak istiyorum. Ciddi yatırımlar yapıyorlar ve bu yatırımlarında karşılığını görmek istiyorlar. Ama ben özellikle Ayvalık’ın çok önemli bir imajı olan Cunda’nın sahil kesiminde olan ve Ayvalığın her yerinde var olan Restoranlar’dan ricam var. Sayın Kaymakam’ım Sayın Turizm Müdürüm ne yapacaksak yapalım biz hazırız. Bu fiyat tarifelerini Restoranlarımıza koyalım. İnsanlarımız ne ödeyeceklerini bilsinler. Dünyanın her yerindeki restoranlarda fiyat listesi vardır. Burada karşımızda bir direnç var. Bu direnci kırmak için hep beraber çalşmalıyız. Bu yıl uygulanmasını istediğim konulardan biri bu. Yabancı turizmle alakalı olarak ta artık insanlar internet üzerinden araştırma yapıp tercihlerini öyle belirliyorlar. Yani siz iyi hizmet sunarsanız sizi tercih ediyorlar. Aldığınız ücretin karşılığıını verirseniz sizi kimse durduramaz. O yüzden bu rekabet dünyasında otelerimizin kendi kendini kontrol edebilmesi çok önemli. Yoksa kazanamazlar. Bizler turizmle alakalı yurtiçi ve yurtdışı çeşitli fuarlara katılıyoruz ama bunlardan netice alamıyoruz. Turisti Ayvalık’a çekecek bize özgü kültür yapısını doğamızı gıda çeşitliliğimi ön plana çıkaracak ve bunları duyuracak adımlar atmamıza ihtiyaç var. Ben bu sezonunda inşallah bereketli olmasını diliyorum. Ülkemizin yaşadığı bu sıkıntılı dönemde ülke turizmine darbeler olacak ama darbeleri aşarız. Biz güçlü bir milletiz. Sıkıntıları aşmayı biliriz diyorum ve tekrar iyi bir sezon geçirmeyi ve bunu 12 aya yayabilmeyi temenni ediyorum. Sizlere sevgiler ve saygılar sunuyorum dedi.
Toplantı diğer konuşmacıların Turizm konusundaki görüşleri Ayvalığa yansıması, geleceğe dair projeler hakkında değerlendirmelerle devam etti. Toplantı sonunda Ayvalık Turizmine emeği geçmiş, hala emek vermekte olan kurum ve kişilere plaket sunumuyla tamamlandı.